Bünyesinde kurmuş olduğu grup şirketlerinden Dosan Konserve aracılığıyla Rize’deki başka özel çay fabrikalarından aldığı çayı paketleyip Lipton markasıyla tüketici ile buluşturan Lipton tiryakileri içtikleri çayın nereden geldiğinden bihaber.
Çayın üretim aşamasından tüketim aşamasına kadar nasıl bir yol izlediği hakkında pek bir bilgi sahibi olunmayan Lipton uluslararası çay markası olmanın avantajını kullanarak belirlemiş olduğu pazarlama stratejisini de çok iyi kullanıyor. Tarım ve köy işleri bakanlığının kanunlarına istinaden paketler üzerinde sadece TM (Türk Malı) ibaresini kullanan ve İstanbul’daki çay paketleme tesislerinin adresini belirten Lipton’un yaş çayı nerede işlediği ise meçhul gözüküyor.
Son dönemde “Doğu Karadeniz Çayı” ismiyle piyasaya sürdüğü ürünlerle çay piyasasındaki pasta payını arttırmayı hedefleyen Lipton’un çay paketlerinde Doğu Karadeniz’in ya da Rize’nin isminin olmaması da Lipton’un kendine has pazarlama stratejisi olarak düşünülüyor. Bilindiği üzere Lipton tüm dünyada İngiliz çayı olarak isim yapmış bir marka. 150 ülkede faaliyet gösteren ve dünyanın en prestijli çay markası konumunda bulunup Unilever Şirketinin bir ürünü konumundaki Lipton’un Dünya Başkanı Didier Dallemagne, Lipton`un büyümesine ikinci büyük katkıyı Türkiye`nin sağladığını bildirirken Lipton’un Çay üretim fabrikalarına ve İstanbul Levent’teki üretim tesislerine giden kuru çayın Rize’de küçük atölye tarzında kurulan ve Lipton ile hiçbir alakası olmayan özel çay fabrikalarının işlemiş olduğu kuru çay olduğunu biliyor mu?
Lipton, Türkiye`de çok önemli bir konumda bulunmakta ve dünya çapındaki 6. büyük pazarı Türkiye. Türkiye, kişi başı çay tüketiminde günde 3,8 fincan ile dünyada birinci sırada. Türkiye nüfusunun yüzde 96`sının her gün çay içtiğini Bildiren Lipton Dünya Başkanı Dallemagne, dünyadaki ikinci en büyük çay pazarının Türkiye olduğunu bildirirken Lipton’un çay paketlerinin hiç birisinde Rize bir yana dursun Doğu Karadeniz’in eşsiz çaylarından üretildiğine dair bir ibarenin bulunmamasını nasıl açıklayacak?
Dallemagne, 2008 yılında pazarın üzerinde büyüme gösterdiklerini vurgulayarak, Lipton`un büyümesine ikinci büyük katkıyı sağlayan ülkenin Türkiye olduğunu ifade etmekte. En büyük 2. katkıyı sağlayan ülke Türkiye olsa da artık küçük çocukların bile İngiliz çayı diyerek tükettikleri Lipton Çayının özellikle paketteki menşei kısmında yazan TM (Türk Malı) haricinde Türkiye ile ilgili bir ibare yer almaması Türkiye ve Rize üzerinden nasıl para kazanıldığının açık göstergesi değil mi?
Pazarlama stratejisini “Karadeniz menşeli İngiliz çayı!” düşünce sistemi üzerine kuran Lipton’un, kendi fabrikaları haricinde Doğu Karadeniz Bölgesinde üretim yapıp paketleyen ve paketledikleri ürünü pazarlamaya çalışan yüzlerce çay fabrikası gibi çay ambalajları üzerinde “Doğu Karadenizin eşsiz çaylarından özenle seçilerek hazırlanmıştır” ibaresini koyması utanılacak bir durum mudur? Bu ibare neden konulmamaktadır? Konulması gerekmekte midir?
Unilever’in grup şirketleri konumunda bulunan Dosan Konserve San. Ve Tic. A.Ş. aracılığıyla Rize’nin il merkezi ve ilçelerinde bulunan, ismini özel durumlar haricinde açıklamayacağımız fabrikadan 78 Bin Lira (78 Milyar) karşılığında 21,080 kilo (21 ton) çay aldığı faturada da sabittir.
Çayın üretim aşamasından tüketim aşamasına kadar nasıl bir yol izlediği hakkında pek bir bilgi sahibi olunmayan Lipton uluslararası çay markası olmanın avantajını kullanarak belirlemiş olduğu pazarlama stratejisini de çok iyi kullanıyor. Tarım ve köy işleri bakanlığının kanunlarına istinaden paketler üzerinde sadece TM (Türk Malı) ibaresini kullanan ve İstanbul’daki çay paketleme tesislerinin adresini belirten Lipton’un yaş çayı nerede işlediği ise meçhul gözüküyor.
Son dönemde “Doğu Karadeniz Çayı” ismiyle piyasaya sürdüğü ürünlerle çay piyasasındaki pasta payını arttırmayı hedefleyen Lipton’un çay paketlerinde Doğu Karadeniz’in ya da Rize’nin isminin olmaması da Lipton’un kendine has pazarlama stratejisi olarak düşünülüyor. Bilindiği üzere Lipton tüm dünyada İngiliz çayı olarak isim yapmış bir marka. 150 ülkede faaliyet gösteren ve dünyanın en prestijli çay markası konumunda bulunup Unilever Şirketinin bir ürünü konumundaki Lipton’un Dünya Başkanı Didier Dallemagne, Lipton`un büyümesine ikinci büyük katkıyı Türkiye`nin sağladığını bildirirken Lipton’un Çay üretim fabrikalarına ve İstanbul Levent’teki üretim tesislerine giden kuru çayın Rize’de küçük atölye tarzında kurulan ve Lipton ile hiçbir alakası olmayan özel çay fabrikalarının işlemiş olduğu kuru çay olduğunu biliyor mu?
Lipton, Türkiye`de çok önemli bir konumda bulunmakta ve dünya çapındaki 6. büyük pazarı Türkiye. Türkiye, kişi başı çay tüketiminde günde 3,8 fincan ile dünyada birinci sırada. Türkiye nüfusunun yüzde 96`sının her gün çay içtiğini Bildiren Lipton Dünya Başkanı Dallemagne, dünyadaki ikinci en büyük çay pazarının Türkiye olduğunu bildirirken Lipton’un çay paketlerinin hiç birisinde Rize bir yana dursun Doğu Karadeniz’in eşsiz çaylarından üretildiğine dair bir ibarenin bulunmamasını nasıl açıklayacak?
Dallemagne, 2008 yılında pazarın üzerinde büyüme gösterdiklerini vurgulayarak, Lipton`un büyümesine ikinci büyük katkıyı sağlayan ülkenin Türkiye olduğunu ifade etmekte. En büyük 2. katkıyı sağlayan ülke Türkiye olsa da artık küçük çocukların bile İngiliz çayı diyerek tükettikleri Lipton Çayının özellikle paketteki menşei kısmında yazan TM (Türk Malı) haricinde Türkiye ile ilgili bir ibare yer almaması Türkiye ve Rize üzerinden nasıl para kazanıldığının açık göstergesi değil mi?
Pazarlama stratejisini “Karadeniz menşeli İngiliz çayı!” düşünce sistemi üzerine kuran Lipton’un, kendi fabrikaları haricinde Doğu Karadeniz Bölgesinde üretim yapıp paketleyen ve paketledikleri ürünü pazarlamaya çalışan yüzlerce çay fabrikası gibi çay ambalajları üzerinde “Doğu Karadenizin eşsiz çaylarından özenle seçilerek hazırlanmıştır” ibaresini koyması utanılacak bir durum mudur? Bu ibare neden konulmamaktadır? Konulması gerekmekte midir?
Unilever’in grup şirketleri konumunda bulunan Dosan Konserve San. Ve Tic. A.Ş. aracılığıyla Rize’nin il merkezi ve ilçelerinde bulunan, ismini özel durumlar haricinde açıklamayacağımız fabrikadan 78 Bin Lira (78 Milyar) karşılığında 21,080 kilo (21 ton) çay aldığı faturada da sabittir.