Ümit Özdağ: Türkiye dünyanın lunaparkı değildir

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof.Dr. Ümit Özdağ, Tv53 Youtube kanalında Gazeteci Turgay Ayhan'ın sunduğu Bir Başka Konu programının canlı yayın konuğu oldu.

Rize merkezde ve Çayeli ilçesinde bir dizi ziyaret gerçekleştiren Özdağ, programda soruları cevapladı. Özdağ, “Rize'de merkezde gerek Çayeli’nde vatandaşlarımıza hangi partiyi desteklerse desteklesin göstermiş oldukları misafirperverlikten, sıcakkanlılıktan ötürü çok teşekkür ediyorum.” dedi.

Rize gençlerine de özellikle teşekkür eden Özdağ, “Her yerde olduğu gibi Rize'de de gençlerimiz Zafer Partisi’ni kucakladı. Yüzlerce gençle fotoğraf çektirdim. Koşa koşa geldiler, okulu asıp geldiler. Hatta bir tanesi dedi ki Aman fotoğrafı çektirelim de bende kalsın şimdi paylaşmayalım okulu kırdığım anlaşılır dedi. Özetle güzel bir gezi oldu. Bütün Karadeniz'de benzer misafirperverliği, olumlu yaklaşımı gördük.” dedi.

Milletin aklıyla hakaret etmek demektir

Samsun ziyareti sırasında Starbucks Kafede yaptığı paylaşımla ilgili gelen tepkilere cevap veren Özdağ, “Orada protesto eden insanları eleştirdim. Bir şeyi deşifre ettik. Aslında Starbucks'a gidip İsrail’i protesto edenlerin arkasındaki siyasal iktidarın, İsrail'le ilişkileri gayet iyi bir şekilde sürdürdüğünü görüyoruz. 2023 senesinde Türkiye İsrail ekonomik ilişkileri açıklanan rakamlara göre zirveyi yaşıyor, hem İncirlik'ten hem Kürecik’ten askeri destek Türkiye'nin bilgisi dahilinde gitmeye devam ediyor. Gazze'de de bir soykırım devam ediyor ve buna karşı yapılması gereken şey İncirli'ği, Küreciği bu soykırım devam ederken kapatmak, Avrupa ülkelerine tepki ve NATO'ya tepki olarak İsveç'in NATO'ya girişini ertelemek olmalı iken bunları yapmayıp Starbucks'ta kahve içen gençlerin elinden kahvelerini alıp dökmek bu milletin aklıyla hakaret etmek demektir. Bunu halk yapmıyor, bunu iktidar yaptırtıyor. Bunu yapanlar iktidar ve iktidarın sosyal medyadaki ve sahadaki trolleridir. Bu halk tepkisi değil, bu halkın sağlıklı ve doğru tepkisini yanlış yönlendirip Starbucks üzerinden kendi İsrail'le dayanışma politikalarını örtmek için bu gençler üzerinden manipülasyon yapılmasıdır.” dedi.

2024 icra ve iflas yılı olacak

Gittiği her yerde kendisiyle sohbet eden vatandaşların en çok sığınmacılardan ve ekonomiden şikayet ettiğini dile getiren Özdağ, “Gittiğim her yerde ekonominin bölgedeki liderleriyle görüşme fırsatı buluyorum. Onlar da çok ciddi şekilde 2024'ün bir icra ve iflas yılı olacağını söylüyorlar. Eğer 2024'ün ikinci yarısından itibaren bir düzelme olmazsa, reel sektör için düşündüklerinden de daha büyük bir çöküşün kaçınılmaz olduğunu ifade ediyorlar. Yani büyük bir endişe içindeler.” dedi.

Memur ve akademisyenler üzerinde baskı var

Karadeniz ziyaretleri süresince devlet memurları ve akademisyenler üzerinde büyük bir baskı gördüğünü ifade eden Özdağ, “Gerçekten üniversite mensupları mobing ve siyasi anlamda ağır baskı altındalar. Mesela bugün Çayeli’nden öğrenciler geldiler. Çayeli'de yüksekokulda, fakültelerde benim toplantıma gitmemeleri için bazı öğretim üyeleri tarafından öğrencilere baskı yapılmış. Bunu nefretle kınıyorum. Türkiye'de meşru bir siyasi partinin genel başkanı ilçenize geldiği zaman oradaki üniversite öğrencilerine, kendisi de aynı zamanda üniversitede öğretim üyesi olan ve buradaki hocaların çoğundan daha kıdemliyim, yani onların da hocası sayılırım, benim toplantıma gitmeyin demeleri onların akademik anlamda ne kadar kötü durumda olduklarını gösterir. Son 10 yıldır Türkiye'de bu tarz bizden olmayanı ötekileştiren sonra Fetö ve AKP'den taraf olmayan herkes ezilirdi, saldırıya maruz kalırdı. 2015'ten sonra ise AKP'den yana olmayan herkes saldırıya maruz kalıyor. Durum bu kadar açık. Yani bu Fetret devri bitecek hiç umudumuzu kaybetmeyelim.  Zannediyorlar ki Cumhuriyetin kuruluş esaslarını ortadan kaldırabilirler. Buna müsaade etmeyecek Türk halkı, çünkü Türk halkı hangi partiye oy verirse versin büyük bir çoğunlukla Cumhuriyetin kuruluş felsefesini, temel ilkelerini benimsemiş, özümsemiş ve savunan bir halktır.” şeklinde konuştu.

Suriyeliler kalsın diyenler İsrail’in menfaatine çalışıyor

Sığınmacı politikasıyla ilgili sorulara cevap veren Özdağ, kendilerine ırkçı diyenlerin emperyalizmin kiralık uşakları olduğunu iddia ederek, “Kiralık uşaklar da ikiye ayrılıyor. Bir doğrudan emperyalizmden para alanlar, iki emperyalizme bilinçsiz şekilde hizmet edenler. Mesela siyasal ümmetçiler öyle, emperyalizme bilinçsiz şekilde hizmet ediyorlar. Bu Ortadoğu'da olan büyük İsrail projesini güvence altına almak için Ortadoğu'da İsrail'in müttefiki bir Kürdistan kurma projesidir. Ortadoğu'da olan bu göç dahil İsrail'in stratejik güvenliğini sağlamak için varlığını İsrail'e borçlu olacak bir devlet ortaya çıkarma projesidir. Biz anlatıyoruz, Erdoğan'ın gelmiş olduğu milli görüş geleneğinin fikri ve siyasi önderi rahmetli Necmettin Erbakan da bu projeyi anlatıyor. Mesele Arap karşıtı olmak değil, biz Arap karşıtı değiliz. Ürdün ve Lübnan da Arap ülkesi ve ülkelerindeki Suriyeliler gitsin diyorlar. Şimdi onlar da Arap karşıtı mı oluyor. Onlar Arap karşıtı, ırkçı olmuyor da biz mi ırkçı oluyor. Hayır işte durum böyle olunca biz de salağa salak diyoruz. Bugün Suriyeliler Türkiye'de kalsın diyenler İsrail'in menfaatleri için çalışıyorlar bu kadar açık.” dedi.

Türkiye dünyanın lunaparkı değildir

Bugün ülkede yaklaşık 13 milyon sığınmacı olduğunu ifade eden ve bunların yaklaşık 7 milyonunu Suriyelilerin oluşturduğunu belirten Özdağ, “Bir Suriyeli kadın 5.3 çocuk doğruyor, bir Türk kadın 1.7 çocuk doğuruyor. Üç kat yani 7 milyon Suriyeli 2040 yılında ne olur, 20 milyon! Bugün kalsın Suriyeliler, Ümit Özdağ’a ırkçı diyenler 2040 yılında 20 milyon Suriyeli Türkiye'de varlığını sürdürürse, Türkiye'nin toprak bütünlüğü muhafaza edilebilir mi ve o muhafaza edilemezse bugün Suriyeliler kalsın diyenler kendilerine ben alçak bir vatan hainiyim diyecekler mi! Biz ülkemizin bu noktaya gelmemesini istiyoruz. Biz Suriyelilerin Türkiye'nin dostları olarak vatanlarına geri dönmelerini istiyoruz. Türkiye'ye gelen Arap turistlere hiçbir itirazımız yok. Bir vatandaşlık olmaz, iki toprak alımı olmaz. Türkiye dünyanın lunaparkı değildir. Türkiye, Türk milletinin vatanıdır.” ifadelerini kullandı.

Şeyh Sait büyük bir terörist başıdır: Abdulah Öcalan’dan farkı yoktur

Diyarbakır’da bir bulvarın isminin Şeyh Sait olarak konulmasına ilişkin soruya cevap veren Özdağ, “Şeyh Sait 1916'da Ruslar Doğu Anadolu'yu işgal ettikleri zaman Rus ordularından madalya almış bir adamdır. Şeyh Sait İstanbul işgal altındayken, işgale karşı durmamış bir adamdır. Şeyh Sait Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra İngiliz kışkırtmasıyla sahte bir din elden gidiyor iddiasıyla ayaklanmış, Türkleri öldürmenin iyi bir şey olduğunu müritlerine söylemiş, Türk askerini, Türk polisini Türk memurları, devlete güvenen, inanan Diyarbakırlıları, Elazığlıları, Muşlular katletmiş büyük bir terörist başıdır. Abdullah Öcalan'dan hiç farkı yoktur. Kayyum Vali böyle bir adamın ismini Erdoğan'a sormadan Diyarbakır'da buraya verebilir mi? Ben, o bulvara Şeyh Sait isminin verilmemesi için, yürütmenin durdurulmasına dair dava açtım. Bütün Vatansever Ak Partili kardeşlerime sesleniyorum. Eğer bugün buna itiraz etmezseniz yarın o bulvarın üzerindeki göbeğin adı Abdullah Öcalan Meydanı olacak alt geçidinin adı Cemil Bayık, üst geçidin adı da Murat Karayılan üst geçidi olacak. Şimdi görev onların.” dedi.

Milli Eğitim Bakanı Türkiye için Ulusal Güvenlik sorunu haline gelmiştir

Cemaat ve tarikatların devlet kurumları içerisindeki yapılanmalarının hızla devam ettiğine işaret eden Özdağ, “Fetö yapılanmasının ülkeye ne kadar büyük zararlar verdiğini 15 Temmuz döneminde görmüş olduk. Hani buradan ders çıkartmak varken bir bakıyoruz artık kat ve kat daha fazla cemaatlerin ortaya çıktığını ve birçok yere de konuşlandığı öğreniyoruz. Milli Eğitim Bakanı bile yaptığı açıklamada bu cemaat ve yurtlarını savunur hale geliyor. Fetö Türk milletine karşı düzenlenmiş son haçlı seferidir. Fetö aynı zamanda batının Teni Çerilerin intikamını Türklerden alış operasyonudur. Türkiye'nin emperyalizm tarafından içerisine sokulan büyük ölçüde cihatçı Selefi unsurlar Türkiye'de değişik Tarikat ve cemaatlere nüfuz etmişler. Kısa bir süre içerisinde Türkiye'de 15 Temmuz'dan daha büyük ve daha tehlikeli süreçleri tetikleme potansiyeline sahip olmuşlardır. Bunun için Milli Eğitim Bakanı Türkiye için bir Ulusal güvenlik sorunu haline gelmiştir. O kendisini muhafazakar zannediyor ama eylemleri somut olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı tehdit oluşturur hale gelmiştir. Diyor ki bunlar dağa çıkmayı engelliyorlar. 15 Temmuz gecesi parlamentoyu bombalayan terörist casusların hiçbirisi daha çıkmamıştı. Genelkurmay karargahından çıktılar.” şeklinde konuştu.

Esas niyet Anayasının ilk 3 maddesi ve 66’ncı maddedir

İktidarın yeni bir Anayasa hazırlığı ile ilgili konuşan Özdağ, “Türkiye'nin meselesi Anayasa değişikliği değildir. Anayasa değişikliğini Türkiye Cumhuriyeti'nin milli üniter ve laik devlet vasfına son vermeyi hedefleyen bir hamle olarak görüyoruz bunu Erdoğan'ın Türkiye ii sürükleyecek en tehlikeli macera olarak görüyoruz. Bu macera Erdoğan'ın da siyasi tarihteki yerini olağanüstü olumsuz olarak belirler. Eğer Erdoğan'ın bir tane akıllı danışmanı varsa kendisine şunu söyler; Sakın ha! Diyelim ki bunu başardılar. Bu Erdoğan'ın en büyük başarısızlığı olacaktır. Bu Türkiye'nin parçalanması demektir. Asıl niyet Anayasanın ilk üç maddesi ve 66’ncı maddedir.” dedi.

Programın son bölümünde yerel seçimlerle ilgili konuşan Özdağ İYİ Parti’ye bir seçim işbirliği çağrısında bulunduklarını ve bir cevap alamadıklarını hatırlatarak bundan sonra da bir cevap alamayacaklarını düşündüklerini ifade etti. Özdağ seçimlerden Türkiye’nin 81 ilinde ve tüm ilçelerinde adaylarını çıkartacaklarını ve çok güzel bir sonuç alacaklarını söyledi.

Özdağ, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Sinan Oğan ile bir daha görüşüp görüşmedikleri sorusuna ise Oğan ile hiç görüşmediklerini söyledi.